Brand Week Istanbul 2020’nin konuşmacılarından biri olan Seramik Mimarı ve Kütüphaneci Martin Kunze, Memory of Mankind isimli projesiyle, insanlığın ortak mirasını seramik plakalara aktarıyor.

 

Teknoloji ve dijitalin, insanlığın ortak mirasını korumada kalkan olacağı fikrine temkinli yaklaşan isimlerden biri Martin Kunze: “2000 yıl sonra bugüne bakıldığında biçimsiz görüneceğiz… İnternet unutmaz diyorlar değil mi? Şunu düşünmenizi istiyorum. Bizim faydalandığımız World Wide Web’in tanım olarak dönüştüğü şey şu: Worldwide. 3,4 milyar insan online, bu 3,4 milyar kişi veri ve veri trafiği yaratıyor. Her 1 dakikada YouTube’a 600 saatlik video materyal yükleniyor. 30 bin yıl önce mağaralara çizim yaparak başladık ve yalnızca 4 bin 500 yıl önce piramitleri inşa ettik… Veri trafiği, tıpkı geçmiş 10 yıldaki gibi, önümüzdeki 10 yılda da yükselirse, bugünden 50 kat fazla trafik meydana gelmiş olacak. Teorik olarak, yakında nefesimiz tükenecek.”

 

Kunze’ye göre, veri kaybı yaşamada yüksek potansiyele sahip dijital çağın etkilerini -konu gelecek nesillere aktarılması gereken miras ve bilgiler olduğunda- tersine çevirmek için bir şeyler yapmalı. Hard disklerde ve dijital kütüphanelerde saklanamayacak kadar değerli olan bu bilgileri nerede ve nasıl saklamalı? İşte Seramik Mimarı ve Kütüphaneci Martin Kunze’nin peşine düştüğü soru da bu. Bulduğu cevap ise Memory of Mankind (MOM) – İnsanlığın Hafızası projesinde saklı.

 

BİLGİYİ TUZA GÖMMEK

Avusturya’da yer alan Hallstatt isimli köy, dünyanın en eski tuz madenine ev sahipliği yapıyor. Dahası halen aktif. Kunze MOM’de, seramik plakaları veri taşıyıcıları olarak kullanıyor. Başka bir deyişle, analog metin ve görselleri yani bilgiyi muhafaza etmede dijitali değil, en köklü bilgi aktarma metodu olan seramiği ve çamuru tercih ediyor. Seramik plakaların tuz oyuklarına gömülerek saklandığı bu devasa insanlık kütüphanesinin, en az 1 milyon yıl zarar görmeden durabileceği düşünülüyor. Gezegenin farklı yerlerinden insanların katkıda bulunabildiği aktif bir proje olan MOM, insanlığa ait hikâyelere bir nevi zaman yolculuğu yaptırıyor. Kunze’nin amaçlarından biri de, dünyanın en önemli 1000 kitabını, seramik mikrofilm tabletlere aktararak gelecek nesillere aktarmayı başarmak.

 

Kunze ardında şu soruyu bırakıyor: “Arkamızda bıraktığımız fiziksel izler ve sanal mirasımız arasında büyük bir uyuşmazlık yok mu?” Sahi bizler kendimizi, yarına nasıl anlatmak istiyoruz? Bu sorgulamayı Kunze’yle beraber yapmak isteyenler Brand Week Istanbul’u kaçırmamalı.