Arzunuza sahip çıkın!

Kutsal kitap hikâyelerini borsadaki oynaklıkla ilişkilendirmeyi hiç düşündünüz mü? Ya da antik medeniyetlerin çöküşünün izlerini işyerindeki tatminsizliklerde aramak; kariyer yolculuklarıyla diet trendleri arasında bir bağ kurmak aklınıza geldi mi? Facebook ya da Instagram gibi platformlar henüz var olmadan önce, insanlara meta ve rüya satacak böylesine güçlü mecraları öngörebildiniz mi?

Fransız düşünür René Girard bunları yapabilmişti. Arzularımızın çoğunun içimizden gelmediğini, başkalarını taklit ederek (imitasyon) oluştuğunu öne sürmüş ve taklidin toplumda tahmin ettiğimizden çok daha geniş bir rolü olduğunu göstermişti Girard. Arzu ve taklit arasındaki karanlık ilişki çağlar boyunca sürmüştü.

Shakespeare’in yapıtlarının her dönem anlamlı kalabilmeyi nasıl başardığı, Peter Thiel’in neden Facebook’un ilk yatırımcısı olduğu ya da dünyamız giderek daha bağlantılı hale gelirken, kutuplaşmanın nasıl yaygınlaşabildiği gibi sorular da taklit edilen arzularda bulabiliyor bugün yanıtlarını.

Luke Burgis, Girard’ı Silikon Vadisi’nden tüm dünyaya yayılan bir hayale kapılarak, girişimci olup finansal özgürlüğe kavuşma arzusuyla hayata geçirdiği start-up’lar başarısızlığa uğradıktan sonra keşfetmişti. Burgis, girişimciliğe veda ederken rahatlamıştı; ancak hayatının sonraki aşamasına yön verecek bazı soruları da bu macera sayesinde edinebilmişti: Neden hepimiz aynı şeyleri arzu ederiz? Mutluluğumuzun ya da sahiden hoşumuza gidecek bir hayatın kurgusunda, neden hep başkalarını taklit ederek hareket eder ve bizi hayal kırıklığına uğratan kısır arzu döngülerinde zaman kaybederiz?

“İyi bir şekilde arzulamak, tıpkı berrak düşünebilmek gibi, doğuştan sahip olduğumuz değil, zamanla öğrendiğimiz bir yetidir…” diyor Burgis. Bu iç görüden iletişimcilerin nasıl yararlanabileceğini hep birlikte Brand Week Istanbul’da görmek için siz de hemen kayıt olun..